
Merhaba arkadaşlar. Sizlere bu yazımda benim ileride istediğim meslek olan genetik mühendisliğinden bahsedeceğim. Ayrıca üniversitelerde bu mesleğe tekabül eden Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümüne de değineceğim.
Sizlerin de tahmin edebileceği üzere Genetik alanı, geleceğin sayılı, oldukça önemli meslek dallarından biri olacak. Bundan hiç şüphemiz yok. İnsanlığın kaderini belirleyecek unsurun bilim olması, özellikle bu tip dalların önemini iyiden iyiye arttırmakta ve gelecekteki gündemini, piyasasını sağlam temeller üzerine inşa ettirmektedir. Bu tip bilim dalları sözümle bahsetmek istediğim genetik, astronomi, fizik, tıp gibi alanlardır. Şimdi, gelin birlikte Genetik dalını biraz inceleyelim…
Genetik ve genetik mühendisliğini araştırdığımızda ‘canlıların kalıtsal özelliklerini değiştirerek, onlara yeni işlevler kazandırılmasına yönelik araştırmalar yapan bilim alanı’ gibi bir tanımla karşılaşırız ancak iş, bununla sınırlı değildir. Evet, genetikçiler tüm canlıları araştırıyor; evet canlıların kalıtımlarıyla ilgileniyor. Tanıma göre bunlar doğru. Ancak bize bundan daha ayrıntılı bilgiler lazım.
Genetik mühendisliğinin genel olarak hangi konular üzerinde yoğunlaştığını 6 maddede toparlayacak olursak:
1-) İnsandan insana ya da hayvandan insana doku ve organ naklinin yapılması.
2-) Canlıdan canlıya veya hücreden hücreye gen naklinin yapılması ile ya da genlerde yapılan değişiklikler sonucu yeni canlı türlerinin ve üstün özellikli canlıların elde edilmesi.
• Daha verimli ve dayanıklı hayvan ve bitki türlerinin ve ürünlerinin elde edilmesi.
• Sebze ve meyve tohumlarının genleri oynanarak daha dayanıklı, daha verimli ve besin gücü daha yüksek olan ve daha hızlı büyüyebilen bitkilerin yetiştirilmesi.
3-) Bedensel ve kalıtsal hastalıklarının tedavi edilmesini sağlamak.
– Örneğin; Kanser, AİDS, şeker, yüksek hiper tansiyon, renk körlüğü, hemofili gibi…
4-) Antibiyotikler, hormonlar gibi kimyasal maddelerin üretiminde kullanılmak üzere bazı bitkilerin genetik yapısının değiştirilmesi.
5-) Genetik kopyalama (klonlama) yapılmasını sağlamak.
6-) Gen tedavisi uygulamasının yapılmasını sağlamak.
– Örneğin, son gelişmelere göre gen tedavisi yöntemiyle hayvan modelinde MS’i (Multiple Skleroz) önlemeyi başardılar. (ilgilenenler ‘Biyolojizm’ ve ‘Popular Science Türkiye’ adlı internet sitelerinden araştırma yapabilirler.)
Ülkemizde ve yurtdışında birçok üniversitede ‘Moleküler Biyoloji ve Genetik’ bölümünü bulabilirsiniz. Son yıllarda, öneminin fark edilmesi ve çalışma alanlarının tanınıp ünlenmesi, bu bölümün çoğu üniversiteye dahil edilmesini beraberinde getirmiştir. Ülkemizde en çok tanınan üniversitelerden:
– KOÇ Üniversitesinde
– Boğaziçi Üniversitesinde
– İstanbul Teknik Üniversitesinde
– ve Orta Doğu Teknik Üniversitesinde bu bölüm bulunmaktadır.
Ayrıca bunların dışında Bahçeşehir Üni. Bilkent Üni. ve Yıldız Teknik Üniversitesinde de bu bölüm bulunmaktadır.
University College London
Yurtdışında ise ‘Genetic’ adıyla bulabileceğiniz bir bölümdür ve özellikle İngiltere ve ABD’de ünlü üniversitelerde bu bölümü görmeniz mümkün. Başlıcaları:
– Yale University (ABD)
– Harvard University (ABD)
– Stanford University (ABD)
– University of Chicago (ABD)
– University of Oxford (UK)
– University of Cambridge (UK)
– Imperial College London (UK)
– UCL (University College London) (UK)
– University of Toronto (Canada)
– University of Melbourne (Avustralya)
University of Cambridge
Stanford University
Şimdi, biraz daha objektif ve realist bakarak bu bölümün iyi ve kötü yanlarını inceleyelim;
1-) Kötü yönlerinden biri, ülkemizde henüz tam olarak fark edilmemiş bir bölüm olması. Ancak buna rağmen üniversiteler bu bölümle ilgili ciddi atılımlar yapıp paneller, sunumlar düzenleyip farkındalık yaratmaya çalışıyorlar.
2-) Çalışma alanı ülkemizde her ne kadar sıkıntılı, kısıtlı da olsa özel şirketlerde ve bazı özel kurumlarda bu meslekle ilgili bölümler açılmaya başlandı. Sanırım bazı patronlar, bu mesleğin gelecekteki potansiyelini görmüşler…
3-) Halk arasında bu meslek hakkında diğer bir çoğunda olduğu gibi bir yanlış anlaşılma durumu, maalesef söz konusudur. İnsanlara mesleğinizi ‘Genetik Mühendisi’ olarak söylediğinizde ‘İnsan klonlama falan mı yapıyorsunuz?’ gibi sorularla karşılaşabilirsiniz.
5-) Özellikle dini açıdan da eleştiriler gelmesi kuvvetli muhtemeldir ki, bu eleştiriler genel olarak ‘evrim’ konusu üzerinedir.
Ancak evrim tüm insanlığın kabul etmesi gereken bir konudur. Çünkü Charles Darwin’in evrim teorisi ‘Büyük Ağaç’ teorisidir. Yani bu şu demektir: her canlı türünün birbirleriyle ortak genleri vardır. Bu ortak genler bazı türlerde adaptasyon ve doğal seçilim gibi yollarla budanır. Fakat bazı türler arasında bu budanma az gerçekleşir. Bunlardan biri de insan-maymun türleri arasındaki ilişkidir. Yani insanlar maymunlardan gelmez, sadece ortak genlerimiz diğer türlere göre daha fazla olduğu için birbirimize benzeriz. Yani ‘biz maymunlardan geliriz’ gibi bir cümleyi ne Charles Darwin ne de genetikçiler söylemiştir.
Son olarak, eğer gerçekten araştırmacı ve bilime aşık bir kişiyseniz, kendinizi geliştirip yurtdışına (özellikle de Batıya) gitmeniz daha iyi olur. Sonuçta ne kadar orijinal ve potansiyeli olan bir meslek olduğu artık tüm dünyada biliniyor.
Ben kendi istediğim bölümü ve mesleği az çok tanıtmak istedim. Tam olarak neler yaptıklarını daha çok merak ediyorsanız, sitemizdeki yazılarıma ve aşağıdaki kaynakça bölümüne bakabilirsiniz. Teşekkürler…
Kaynakça;
Bahçelievler Anadolu Lisesi 11. Sınıf öğrencisiyim. Genetik ve Moleküler Biyoloji bölümünü istiyorum. Bu sebeple araştırmalarımı bu yönde yapıyor, yazılarımı da bu yönde yazıyorum.
İlgiyle okudum ve insanları böyle bir konuda bilinçlendirmeye çalışman da çok hoşuma gitti. Ayrıca aklına koyduğun bu hedefte başarılı olmanı da umuyorum.
Yazın konusunda tek gözüme takılan nokta bitiş kısımları oldu.
“Son olarak, eğer gerçekten araştırmacı ve bilime aşık bir kişiyseniz, kendinizi geliştirip yurt dışına (özellikle de Batıya) gitmeniz daha iyi olur. Sonuçta ne kadar orijinal ve potansiyeli olan bir meslek olduğu artık tüm dünyada biliniyor.”
Daha rahat görebilmek için buraya koyuyorum. Öncelikle “yurtdışı” nın birleşik yazılmış olması göze çarpıyor. Bunu ayrıca belirtmek isterim. İkinci olarak da “Bilime aşık bir kişiyseniz…” diye giden kısımda üslup biraz sertleşiyor gibi. Yazının biraz daha önceki kısımlarında ülkemizde bu bölümün yavaş da olsa gelişmeye başladığından bahsetmişken yazının son kısımları da bu doğrultuda bitebilirdi sanki. Böyle yazınca benim kulağıma “Bu iş bu ülkede yapılmaz arkadaş.” diyormuşsun gibi geldi. Tabii kast ettiğinin bu olmadığını anlayabiliyorum.
Yazının her şeyi güzelken son birkaç cümle hızlı yazılmış gibi duruyor.
Konuda değindiğin şeyleri çok sevdiğimi de son olarak söyleyip senden bilim hakkında böyle güzel, bilgilendirici ve okuması böylesine akıcı daha pek çok yazı bekliyorum.
Kalemine sağlık…
Öncelikle yazı için emeğinize sağlık 🙂 Zamanında ben de ilgili olduğumdan mesleği derinlemesine araştırmıştım fakat şimdi size de danışmak istediğim bazı söylentilerle karşılaştım. Kimileri yurtdışında da çalışma pozisyonlarının dolduğu ve akademisyenlik haricinde çalışmanın zorluğundan, rekabetten bahsetmişti. Bununla ilgili düşünceleriniz nelerdir?