
Ad Hominem Nedir, Ne Değildir?
- Enes Kerim Şafak
- gönderildi BilimYaşam
- 17
Merhabalar, bu yazımda sizlere bir safsata türü olan Ad Hominem’den bahsedeceğim.
Safsata da ne demek?
Akıl yürütürken, çıkarımlar yaparken veya argümanlar öne sürerken yapılan mantıksal hatalara “safsata” denir. Bir başka deyişle safsatalar, yanlış düşünme biçimleridir. Safsataları tespit etmek zordur, onları duyduğumuzda ya da bir yazıda okuduğumuzda bize mantıklı gibi görünebilirler. Bu yüzden günlük hayatımızda pek çok kez safsata yaparız. Peki safsataları neden öğrenmeliyiz?
Elbette ki hiçbirimiz yanlış düşünmek istemez. Dahası, hiçbirimiz karşımızdaki insanların yanlış düşünerek bizi kandırmalarını da istemez. Üstelik bizler de karşımızdaki insanları yanlış düşünerek kandırmamalıyız. İşte tüm bu sebeplerden ötürü safsataları öğrenip onlardan kaçınmalıyız.
Safsatalar iki türde incelenirler: Biçimsel safsatalar ve serbest safsatalar (formal and informal fallacies).
Biçimsel safsatalarda argüman oluşturulurken kullanılan yapı mantıksal olarak hatalıdır. Argüman oluşturulurken kullanılan öncül bilgiler doğru olsalar dahi, hatalı bir düşünmeyle yanlış bir çıkarım yapılır. Hemen en basitinden bir örnek verelim: A doğruysa B de doğrudur; A yanlıştır, öyleyse B de yanlıştır. Buradaki safsatayı görebilmek için A ve B değişkenlerini anlamlı hale getirelim: Eğer sen bir maymunsan canlısındır, sen bir maymun olmadığına göre canlı değilsin.
Serbest safsatalarda ise problem genellikle anlamdaki belirsizlik, konu dışına çıkılması, kavramların yanlış kullanılması veya yanlış ifade edilmeleridir. Yani serbest safsatalarda biçimsel safsatalarda olduğu gibi “yapı” değil, “anlam” yanlıştır. Örnek verelim:
Ahmet: Mehmet, sigara içmemelisin.
Mehmet: Saçmalık, sen de içiyorsun!
Burada Ahmet’in sözü doğru olmasına rağmen Mehmet Ahmet’in fikrini Ahmet sigara içtiği için reddediyor. Bu bir safsatadır. Çünkü Ahmet’in önerisi doğru bir öneriydi. Ahmet’in sigara içmesi söylediği sözün doğruluğunu değiştirmez (Not: Burada önemli olan “Ahmet sigara içerken bu sözü söylemeli/söylememeli mi?” sorusu değildir. Önemli olan kısım Ahmet söyledikleriyle çelişen davranışlar yapsa bile söylediklerinin doğruluğunun değişmeyeceği.).
Bu yazımızda ise Serbest safsatalar kategorisinde yer alan bir safsatayı inceleyeceğiz: Ad Hominem.
Ad Hominem Nedir?
Argumentatum Ad Hominem (kısacası Ad Hominem), bir serbest safsata türüdür. Karşımızdaki insan bize bir argüman söyledi. Biz ise onun bu argümanına cevap olarak karşımızdaki insanın argümanla alakasız, ilgisi olmayan kişisel özelliklerine saldırdık ve onun argümanını geçersiz kıldık. İşte, saçmalayarak Ad Hominem yaptık. Ad Hominem’i kısaca böyle tanımlayabiliriz. Şimdi yaygın Ad Hominem örneklerine geçelim.
Örnekler
Ayşe: Ece ürünümüzün tasarımını yapmamalı. Kendisi daha satranç oynamayı bile bilmiyor!
Ece’nin satranç oynamayı bilmemesi ürün tasarımı yapamayacağı anlamına gelmez. Ayşe hatalı düşünüyor.
Mert: Ahmet, ahlaklı birey olabilmek için birincil şart yalan söylememektir. O halde biz de yalan söylemeyelim.
Ahmet: Bunu bana 3 sene hapis yatmış adam söylüyor, saçmalık!
Mert’in 3 sene hapis yatmış olması önermesinin yanlış olduğunu göstermez. Ahmet hatalı düşünüyor.
Arzu: Bu kitap bir felsefe kitabı ancak yazarı yabancı, bu kitabı okumanın bana bir faydası olmayacağı açık.
Yazarın ırkının okuyucunun ırkından farklı olması yazarın kitapta öne sürdüğü fikirlerin, argümanların, iddiaların yanlış olduğunu göstermez. Arzu hatalı düşünüyor.
Ya o kadar da yanlış değilse?
Yukarıda gördüğümüz örnekler bariz yanlış düşünme yollarından oluşuyor. Ancak her zaman bir insanın argümanını reddetmek için kişiliğiyle ilgili bir şey söylediğimizde yanlış bir şey mi yapmış oluruz?
Enes: Feminizm çok saçma bir harekettir, bu ve şu sebeplerden dolayı (fikrini desteklemek için örnekler verir).
Çağla: Elbette ki böyle düşüneceksin, çünkü sen bir erkeksin!
Çağla, Enes’in öne sürdüğü iddiasını çürütmek için Enes’in kişiliğiyle ilgili bir özellik söylemiştir. Evet, Çağla burada Ad Hominem yapmıştır. Ancak bir saniye, Çağla’nın bu sözü isabetli bir tespit içeriyor olabilir mi? Sahiden de, Enes sırf cinsiyetinden dolayı Feminizme karşı çıkıyor olabilir (mantıklı sebepleri olsa bile). Ancak bu Enes’i haksız yapar mı? Enes’in içerisinde bulunduğu durum düşüncelerini etkiliyor olsa bile bu düşüncelerinin yanlış olduğunu gösterir mi? Bu soruların varlığından ötürü Ad Hominem her zaman yanlış olmayabilir. Başka bir örnek verelim:
Mahkemedeyiz.
Yakup: Müvekkilimin burada hiçbir suçu yoktur. Bu ve şu sebeplerden ötürü (İddiasını/çıkarımını desteklemek için kanıtlarını sıralar).
Elif (dinleyicilerden biri): Burada çok büyük saçmalık dönüyor. Yakup elbette ki müvekkilini savunacak, onun mesleği bu!
Elif, Yakup’un iddialarına cevap vermek için Yakup’un kişisel özelliklerine saldırmıştır, dolayısıyla Ad Hominem yapmıştır. Ama belki de haklıdır? Gerçekten de, Yakup ne olursa olsun müvekkilini savunmak zorundadır, onun mesleği budur. Bu durum Yakup’un iddialarının doğru olamayacağını gösterir mi? Ben şahsi olarak bu durumu şöyle açıklıyorum: Yakup’un iddiaları tamamen doğru olabilir. Ancak Yakup içerisinde bulunduğu durum sebebiyle müvekkiline yöneltilmiş suçlamaya objektif bir gözle bakamayacaktır. Şüphesizdir ki Yakup sadece müvekkilinin lehine olan iddiaları söyleyecektir. Yakup’un mesleği sebebiyle aksini yapması beklenemez zaten ama bizler hayatımızda böyle bir zorunluluk içerisinde bulunmamamıza rağmen olaylara sadece bir taraftan bakabiliyoruz. Mesela ülkesinin iktidarını destekleyen bir vatandaş sadece iktidarın lehine olan durumları savunur/söyler. Evet, söyledikleri tamamen doğru olabilir ancak yine de kendisinin bakmak istemediği, iktidarın aleyhine olan durumlar ve olaylar da vardır. Yani dedikleri doğru olsa bile, olaylara tüm yönlerden bakmadığı için hatalı davranıyordur. (bana göre, şahsi görüşüm).
Ad Hominem ne değildir?
Şu ana kadar hep Ad Hominem’in ne olduğuna dair örnekler verdik. Ancak Ad Hominem’in ne olmadığını da bilmek önemlidir. Ad Hominem bulundurmayan sözlere/yazılara Ad Hominem varmış gibi davranamayız. Hem Ad Hominem’in ne olmadığını bilmek bize Ad Hominem kavramını daha da güzel anlamamızı sağlayacaktır. Örneklere geçelim:
Ahmet: Bütün maymunlar canlıdır. At bir maymun olmadığına göre, canlı değildir.
Mehmet: Söylediklerin mantıkla tamamen çelişkili, katılmıyorum.
Burada Ad Hominem’in varlığından söz edemeyiz. Bir argümanı reddetmemiz Ad Hominem yapıyor olduğunuzu göstermez.
Ahmet: Bütün maymunlar canlıdır. At bir maymun olmadığına göre, canlı değildir.
Mehmet: Söylediklerin mantıkla tamamen çelişkili, aptalca düşünüyorsun.
Mehmet Ahmet’e sövgü söylemiştir ancak burada Ad Hominem yoktur.
Ahmet: Bütün maymunlar canlıdır. At bir maymun olmadığına göre, canlı değildir. Bunu kafana sok, seni salak!
Mehmet: Çok aptalsın!
Hala Ad Hominem söz konusu değil.
Ahmet: Bütün maymunlar canlıdır. At bir maymun olmadığına göre, canlı değildir. Bunu kafana sok, seni salak!
Mehmet: Bu sözü Felsefe alanında makaleler yazan birisinden duyabilsem keşke!
Burada Mehmet, trajikomik bir biçimde, Ad Hominem yapmıştır. Ahmet ise Ad Hominem yapmamıştır.
Ahmet: Bütün maymunlar canlıdır. At bir maymun olmadığına göre, canlı değildir.
Mehmet: Mantıkla ilgili hiçbir şey bilmiyorsun!
Burada Mehmet’in Ad Hominem yaptığı zannedilebilir, ancak bu yanlıştır. Mehmet, Ahmet’in iddiasına Ahmet’in kişisel özelliklerine saldırarak cevap vermemiştir. Tam tersine, Ahmet’in iddiasının saçmalığından yola çıkarak Ahmet’in kişisel özelliğini söylemiştir. Yani Ad Hominem söz konusu değildir.
Bu tür örneklerden de anlaşılabileceği üzere Ad Hominem bulunduruyormuş gibi gözüken ama gerçekte bulundurmayan durumlar da vardır. Üstelik yukarıda da gördüğümüz gibi Ad Hominem yapan kişi çok kibar konuşmuş olabilir, tam tersine Ad Hominem yapmayan kişi çok kaba da konuşmuş olabilir. Bu da aslında bize sadece belli kalıplar üzerinden tartışmada kimin haklı olduğunu ölçemeyeceğimizi gösteriyor.
Sonuç
Günlük hayatımızdaki yaptığımız tartışmalarda kişisel özelliklerimizi değil, öne sürdüğümüz fikirlerimizi tartışmalıyız. Bunu da Ad Hominem’i bilerek ve onu engelleyerek yapabiliriz. Unutmayın, hayatımızın her anında her şey birbirini etkiler ve durumları etkileyen çok fazla etken vardır. Bir tartışmada diğer değişkenleri, etkenleri önemsemeden karşımızdaki bir safsata yaptığı anda sözünü cımbızlayarak haklı olduğumuzu düşünmek de bir safsatadır (evet, yanlış duymadınız!). Hatta bu durum literatüre “Fallacy fallacy” olarak geçmiştir. Bununla alakalı bu eğlenceli yazıyı okumanızı öneririm.
Bu yazımda öznel söylemlerim mevcut. Eğer hatalı düşündüğümü, yanlış çıkarımlar yaptığımı düşünüyorsanız lütfen yorum yazarak belirtiniz.
Tartışmalarımızda fikirlerimizin öne çıkması dileğiyle, sağlıcakla kalın.
Kaynaklar ve daha fazla bilgi için:
https://www.scientificamerican.com/article/character-attack/
https://laurencetennant.com/bonds/adhominem.html
https://www.academia.edu/5808491/Ad_Hominem_Argumentum
https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvSW5mb3JtYWxfZmFsbGFjeQ
https://en.0wikipedia.org/index.php?q=aHR0cHM6Ly9lbi53aWtpcGVkaWEub3JnL3dpa2kvRm9ybWFsX2ZhbGxhY3k
http://www.nizkor.org/features/fallacies/
https://www.logicallyfallacious.com/tools/lp/Bo/LogicalFallacies/1/Ad-Hominem-Abusive
Paylaş
Yazar hakkında
Yaklaşık 2 senedir Defter Arkası'nda yazılar yazıyorum. Genellikle deneme ve öykü yazarım; fakat ara sıra bilimsel yazılar da yazıyorum. Bir süredir sosyal bilimler üzerine yoğunlaştığımdan dolayı, yazılarım da bu doğrultuda olmaya başladı. Eğitimime Haydarpaşa Lisesi'nde devam ediyorum.
Bilgilendirici yazınız için teşekkürler…
Çok güzel ve bilgilendirici gözüke takılan tek nokta “Ad Hominem Nedir?” kısmına kadar -dir eki kullanılarak daha ciddi bir dille başlanılırken oradan itibaren dilin değişmeye başlaması. Okuyucunun daha iyi anlaması için etkili ama ben bu tür ek değişimlerini pek sevmem ve geçişin de biraz sert olduğunu düşünüyorum.
Kaleminize sağlık…
Haklısınız efendim, Ad Hominem’i tanıtırken geçmiş zaman kipi yerine şimdiki zaman kipini kullansam daha uygun olurdu, mazur görünüz lütfen.
Değerli yorumunuz için teşekkürlerimi sunuyorum, iyi ki varsınız!
Geri Dönüşler: Kimlik Siyaseti ve İndirgemecilik Üzerine - Defter Arkası
Sevgili Enes Kerim,ilk kez okuduğum yazını çok bilgilendirici buldum. Bu nedenle de, diğer yazılarını merak ediyor ve okumak istiyorum. Özellikle öykülerini.Üstelik Sude Hanım kadar müşkülpesent değilim. Daha lise öğrencisi iken bunları yazabiliyorsan,ileride neler yazabilebileceğin konusundaki umutları yükseltiyorsun.Artan başarılar dilerim.
Sayın Yücelay Bey, öncelikle sizlere yorumunuz için teşekkürlerimi sunuyorum.
Estağfurullah, her türlü eleştiriye kapımız açık. Eleştirel düşünce çok mühim bir kavram, bence.
En son öykü olarak “Alışılagelmiş Olaylar” öykümü yayımladım, onu öneriyorum sizlere. Deneme olarak da “Kimlik Siyaseti ve İndirgemecilik Üzerine” adlı yazımı öneriyorum, bakalım onu nasıl bulacaksınız?
Kasım-Aralık aylarında yazmak istediğim yazılar siyaset teorisini (Rousseau’ya atıf yapan bir yazı mutlaka olacak gibi) ve beklenilen İstanbul depremini içeriyor (bir öykü yazmak istiyorum). Bu tür yazıları -tembelliğimden ötürü- çok uzun süre hafızamda beklettim, yazıya aktarmadım. Sınav haftam bitsin ilk işim zihnimdeki metinleri yazıya aktarmak olacak, heyecanlıyım! Böylelikle buradan da kendime bir mesaj göndermiş olayım: “Sakın tembellik edip de yazmamazlık etme; bak, 2018 en son tarih!”
İyi günler diliyorum sizlere 🙂