

(Beynelmilel filmi kültürel unsurlar incelemesi)
Beynelmilel, bizleri şimdinin vurdumduymazlığından çekip farkında olunması gereken birtakım gerçeklerle yüzleştiriyor. 1980’lerle… 80’ler şimdiki neslin ebeveynlerinin asıl büyümeye başladığı seneleridir. Çünkü büyümek, çoğunun zannettiği fiziksel eylemden daha fazlasıdır. Ruhen ve kalben olgunlaşmaktır büyümek; daha derin bir düşünce yapısına sahip olmaktır, en önemlisi de, hayatın farkında olmaktır. İşte 80’lerin dillere destan oluşunun temelleri buraya dayanıyor. 80’lerin modası onun gülen yüzü fakat bu modanın ardında uzanan kocaman siyasi gerçekler var. Ve bu siyasi gerçeklerin sarstığı kültürel gerçekler…
Kültürü en net yansıtabilecek unsurlardan biridir sanat. Sanat beynelmileldir, kültürden kültüre değişiklik gösterebilir lakin amacı her daim sabittir. Müzik ise sanatın olmazsa olmazıdır. Sanatı kısıtlamak demek, bir milletin kültürünü demirden parmaklıklarla sarılı daracık bir odaya kapatmak demektir. Hiçbir milletin kültürü bu denli küçük görülmeye layık olamaz fakat insan her zaman layık olduklarıyla karşılaşamıyor, bazen kaderin ücra bir köşesinden bir kural fırlıyor ve o kural birçok hayatı iyi veya kötü yönde değiştirmeye yetiyor. Beynelmilel filminde tüm bu söylediklerimi en net haliyle görebiliyoruz. Halk için çalışan sanatçıları, çalışma alanlarından koparıp kendi yanlarında gerçekten de daracık bir odaya kapattılar ve o halk kitlesini devletle kısıtladılar: “Devlet için çalacaksınız.”. Önlerine belli marşların notaya dökülmüş halleri konuldu oysa onlar nota bilmezdi, içlerinden geldiğini sunarlardı insanlara. İnsanlar severek dinlerdi, kilit nokta da buydu işte: halkın onları ve onların müziğini sevmesi.
Bir devrin kültürünü bize en iyi anımsatacak etkisi kıyafetleridir, hele de bahsi geçen zaman 80’ler ise. Kıyafet tercih meselesidir. İnsanlar zamanın modasından ister etkilenirler, ister etkilenmezler. Benim fikrimce, kimse kimseyle aynı görünme zorunluluğu içinde bırakılamaz. Ne bir askeri kurumda, ne bir iş yerinde, ne de bir okulda… Hele halk için emek veren, düğünleri şenlendiren sanatçıların bedenlerini o resmi üniformalar içinde bırakılmaya zorluyorsanız, tek diyebileceğim: “kel alaka”. Mevlana “ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” demiş. Fakat bunu herhangi bir yere kural diye yazıp altına da imzasına atmamış, bunu yapmayanları da karanlık odalara kapatıp işkence etmemiş. Nedir bu bağnazlık? Neden insanlar vaktiyle, bazı şeyleri tıpkı Mevlana’nın yaptığı gibi tavsiye çerçevesinde bırakmakla yetinememiş? Neden insanlar, sağa ve sola ayrılmayı bu derece sevip aralarına da kıpkırmızı bir sınır çizmişler? Neden sağdaki soldakini, soldaki de sağdakini sevmeyi becerememiş? Bu bir tür baskıdan dolayı mıdır veyahut geçmişten süregelmiş bir gelenek anlayışı mıdır? Bir türlü çözemedim.
Herkes bilir ki toplum ailelerden meydana gelir. Film içerisinde biri başta olmak üzere birçok aile yaşantısına tanık oluyoruz. İnsanın yaptıkları ve yapacakları aile temelinde kararlaştırılır çoğu zaman. Kimi zaman ebeveynler, evlatlarına öğüt verir kimi zaman ise evlatlar ebeveynlerine… Öğüt vermekten kastım doğrudan “-meli, -malı” eklerini kullanarak kurulan cümleler değildir. Misal, sürekli kitap okuyan bir anne, evladına kitap okuması öğüdünü verir. Burada ise oldukça fedakar, kızının mutluluğunu kendi mutluluğu bellemiş, kızının anne boşluğunu dahi doldurmaya çalışan bir baba, kızının dinlediği bir müzikten etkileniyor. Müziğin kulağa gelişini tam da kızının ona söylediği yalan gibi “bahar karşılaması” ile bağdaştırıyor. Bir yalanın ne derece büyük olaylara sebebiyet verebileceğini anlıyoruz Beynelmilel sahnelerinden. Aile, kanın en güzel şekilde etkilediği unsurdur. Kan aile içerisinde “bağ” anlamına gelir ve bireyler arasında derin bağlılıklar oluşturur. Eğer, yalan gibi güçlü bir silahı aile içerisine doğrultursak o bağ diye düşündüğümüz kan birilerinden ölüm diye çıkabilir. Yalanın işbirlikçisi “baskı”nın da yardımıyla…
Merhaba. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi öğrencisiyim. Kalemimi daha çok deneme ve hikâye türlerinde yoğunlaştırsam da başka türler için de kendimi hazırlamaya çalışıyorum.