
Oldum olası düşünüp durdum: Öğretmenliğin eşsiz yanı nedir diye. Bu soru yıllar boyunca kafamı kurcalayıp durdu. Hakikaten neydi ki öğretmenlik? Bir avutmacadan mı ibaretti, yoksa bir mesleğin ötesinde miydi? Bizler, ihtişamlı her şey gibi “kelimelerle anlatılamaz” diyebilir miydik bu göreve?
Ne kadar düşündüysem düşündüm; belirli bir kalıba sokamadım öğretmenliği. Çünkü düşündükçe anladığımı zannettim; anladığımı zannettikçe daha çok düşündüm. İçten içe bu düşünceler adeta, aklımı kemirdi; sorularıma cevap bulamadım. Olur ya, sorularına cevap bulamayınca nasıl da çılgına döner insan.
İşte o gün ben, deli saçması çılgınlığıma tam da veda etmenin eşiğindeyken netleşmişti her şey kafamda. On altı yıllık eğitim hayatımın sonundaydım. Son kez girişimin ardından, son kez çıkıyordum bu üniversite kapısından. Daha yeni çıkmıştım ki, bir yüzün bana alışık olmadığım bir ifadeyle baktığını gördüm. Kimdi bu beraberinde bir sürü tedaiyle gelen yüz? Neydi bu bakışının anlamı? Gözlerini kıstı; bir zorlama, bir direnmeydi bu? Hayır, hayır, olamazdı. Olsa anlardım. Bu daha önce hiç görmediğim bir bakıştı. Ben bunları düşünmeye dalmışken tam o anda, adeta, beynimde bir ışık yandı. Önce o yüzün sahibini, sonrasında o esrarengiz bakışı anladım. İşte, bulmuştum. Yıllar, yıllar önceki öğretmenlerimden biriydi. Evet, oydu ve o an tam da karşımda duruyordu. Afallamış ve meraklanmıştım. Hayır, onca yılın ardından beni nasıl bulduğunu merak etmemiştim; çünkü daha neye merak duyduğumu sorgulayamadan, gözlerinden yaşlar birer inci gibi dökülmeye başlamıştı. Neden ağlıyordu? Düşündüm, düşündüm ve düşündüm. İşte o üç saniyelik düşünme anım; hayatımın tüm seyrini, ürettiğim tüm bakış açılarını değiştirmişti. Tüm ikilem ve istifhamlarım anlamsızlaşmıştı gözümde. Ağlıyordu, ancak; gözünden dökülen yaşların sebebi üzüntü değildi. Mezun olmuştum ve evet, gurur duymuştu. O bakış; içindeki eşsiz mutluluk ve gururun dışa yansımasıydı.
O an kendimden utandım: Bunca yıl nasıl anlayamamıştım? Öğretmenlik belirli bir kalıba sokulamıyormuş ki zaten. Sınır çizilemiyormuş bu mesleğe. Bir kutunun içine sığdıramıyormuşsunuz onu, bir sayfada da anlatılmazmış zaten. Ve ben dün anlayamadığım gibi, yarın da anlayamayacaktım bunu; o üç saniyelik anı yaşamasaydım eğer. Dün, bugün, yarın, öncesi ya da sonrası… Hep olmuş ve olacak şeymiş bu aslında. Ve o an Sabahattin Ali’nin dizeleri geçti gözümün önünden:
…
Bir muallim fakat öyle bir muallim ki,
-Bunu yazmak öyle acı, öyle elim ki…-
Girye bugün onun zevki, gam gıdasıdır.
…
Her şey nasıl da farklı bir anlam kazanmış, bambaşka bir boyuta taşınmıştı. O andan itibaren öğretmenimin gözyaşlarını bir şiirde görmeye başladım, o hayatımın devasa, eşsiz uyanışından sonra.
Bu uyanışı sağlayan o üç saniyelik an mıdır dersiniz, yoksa bu düşünce zaten dünün sorgulamasında çoktan yer edinmiş miydi? Dünü bilmiyorum ama yarınlarda bir yer bulmuş olacak ki, aradan onca sene geçmesine rağmen, o anı ve beraberinde gelen düşüncelerimi, bugün bile, ruhumun en derinliklerinde görebiliyorum.
Kütahya Tavşanlı Fen Lisesi'nde okuyorum. Şiir, deneme ve durum hikayeleri okumaya bayılıyorum. Yazılarım genellikle, duygusal bağlamda harmanlanmış, deneyim ve gözlemlerim sonucunda ortaya çıkmış ve bunların yanı sıra, yaşantımla paralel yazılar oluyor.
Yazın çok güzel olmuş, öğretmenlere bu kadar değer veren insanlarla beraber olmak çok güzel hissettiriyor! Tebrik ederim?
Sevgili Gözde,
Yorumun için teşekkürlerimi sunuyorum. Gerçekten böylesi insanların varlığı bile yüreğimi sıcacık yapıveriyor. Tekrar teşekkür ediyor ve iyi günler diliyorum!
Muhteşem ????bir yazı olmuş. Öğretmenlere değer veren bir nesil görmekten çok duygulandım. Geleceğimiz adına ümitlerim arttı. Sevgili Gözde sen gibi nice Gözde ler yetişmesi dileğiyle ❤❤❤
Aysema gibi bir öğrencinin öğretmeni olduğum için çok mutluyum. Yazılarını bu yıl görmeye ve okumaya başladım. Gelecek vaad eden bir yazarımız gözüyle bakıyorum. İnşallah yazıları devam eder. Başarılar diliyorum.
Saygıdeğer Murat Öğretmenim,
Yazdıklarınız beni nasıl mutlu etti, nasıl müteşekkir oldum anlatamam. Daha şimdiden bunları söylemeniz gerçekten büyük bir onur kaynağı. Değerli zamanınızı ayırıp yorum yazdığınız için çok ama çok teşekkürler!
Tebrik ederim Aysema.Türk toplumunun senin gibi kalemi kuvvetli şahsiyetlere ihtiyacı var.Umarım gelecek yıllarda yazdıklarını burada okuduğumuz gibi kitap sayfalarında da okur ve yine gururlanırız.Başarılar Dilerim…
Sevgili Gökhan Öğretmenim,
Benim için pek değerli ve büyük anlam ifade eden yorumunuz için çok teşekkür ederim. Güzel temennileriniz gözlerimi parlattı. Tekrar çok teşekkür ediyorum, sağ olun!
Aysema seni çok tebrik ediyorum ne kadar yaşıt olsak da ben bile bu yazıda bi gelecek görüyorum iyi ki seni tanımışım arkadaşım
Başarılarının devamı dileğiyle…
Teşekkürler sevgili arkadaşım. Yorumun fazlasıyla hoş, çok incesin! Açıkçası ne demeliyim, onu bile bilemiyorum. 🙂 Çok müteşekkirim, çok sağ ol.