İstediğim gençliğin, köklerinin mazideki olaylara dayanmasını, dallarının ise ati umuduna doğru büyümesini istiyorum. Peki nasıl bir gençliğin parçasıyım?
Gerçekten gençler geçmişini biliyor mu ya da geçmişini bilmeyen bir gençliğin geçmişine saygı duyup onu koruması beklenebilir mi? Çanakkale Destanı’nı bilmeyen bir gençliğin Çanakkale’ye sahip çıkması nasıl beklenebilir ki?
Bunları yazmamdaki amaç gençlerin bunlara sahip olmadığını söyleyip gençliği yermek değil ama yeterince bu değerlere sahip olmayan bir gençliğin parçası olduğumu da göz ardı etmem pek mümkün değil işin açıkçası.
Ben gözlerini kaldırıp ufka bakınca mazideki hataların aynısını görmek istemeyen, sanata ve sanatçıya saygı duyan, insana insan olduğu için değer veren bir gençlik istiyorum.
Öyle asimile bir gençlik istemiyorum, dilini diğer dillerin etkisinden koruyabilmiş hala kitap okuyabilen bir gençlik istiyorum. Öyle boş kitaplar okuyan bir gençlik de istemiyorum ben, edebi değeri olan kitaplar okuyan bir gençlik istiyorum.
Ben öyle 3.sayfa haberlerine alışan, bir yerlerde olan savaşta ölen çocukları görünce hiçbir tepki veremeyecek kadar güçsüzleşen bir gençlik istemiyorum. Çocukların ölüm haberlerini görmemek için kanalı değiştiren bir gençlik istemiyorum, insanların öldüğünü görünce ‘’Ah yazık!’’, ’’Allah kimsenin başına vermesin aman!’’ diyen bir gençlik değil de bu savaşların olmaması için çabalayan bir gençlik istiyorum.
Ben insana sadece insan olduğu için yaşama hakkı verilen bir gençlik istiyorum. Birilerinin hayal ettiği hayatın diğerlerinin yaşadığı hayat olmasını istemiyorum, biri açlıktan uyuyamazken diğerinin midesi şiştiği için uyuyamadığı bir gençlik istemiyorum. Birinin şezlongunda uzanırken rastgele gördüğü fotoğraf karesinde açlıktan ölen çocuklara ‘’Ay böyle şeyler görmeyi midem almıyor.’’ diyecek kadar vicdansızlaşacak bir gençlik istemiyorum.
Vatanı birilerinin korumasını değil de bir olup korunması gerektiğini düşünen bir gençlik istiyorum.
Birleşmesi için farklı görüşlerin, ille de büyük veya kötü şeyler olması gerektiğini düşünen bir gençlik değil de görüşlerini sadece sandıkta ayıran bir gençlik istiyorum.
Her zaman amacın vatanının bütünlüğü olması gerektiğini düşünen bir gençlik istiyorum.
Bir şeyin –her ne olursa olsun- fanatiği olan bir gençlik değil de taraftarı olan bir gençlik istiyorum. Ne dine ne de bir siyasi partiye ya da herhangi bir şeye bağnazca inanmadığı gibi, bir şeyin doğrularını taktir edebildiği kadar yanlışlarını da en iyi şekilde eleştirebilen bir gençlik istiyorum.
Başkalarının görüşlerini hayatının merkezine koyan değil de kendisi bir görüş ortaya koyan gençler istiyorum.
Atatürk’ü seven bir gençlik istiyorum, Atatürk’ü çok sevene ‘’solcu’’ diyen bir gençlik istemiyorum. Atatürk’ün de Fatih gibi hoşgörülü olduğunu bilen, Kanuni gibi vatanın adamı olduğunu bilen, Yavuz Sultan Selim gibi cesurluğu ile dile gelen bir lider olduğunu bilen bir gençlik istiyorum. Atatürk gibi, Osmanlı padişahları gibi ülkesinin adamı olup, ülkesine ihanette bulunmayacak, ülkesini de en medeni milletler seviyesine çıkartmayı hedefleyecek gençler istiyorum.
Siyasetçilerini kendi ülkesinin adamı olduğu için seven bir gençlik istiyorum, sadece görüşlerine uyan siyasetçileri seven bir gençliğin parçası olmak istemiyorum.
Hayalimdeki gençliklerin hayal olarak kalmasını değil de bunları gerçekleştirecek gençler hatta bunların daha iyisini hedefleyip daha iyisini gerçekleştirecek gençler istiyorum.