Merhabalar, bu yazımda tarihin en büyük bombardımanlarından birisini anlatacağım. Bu bombardıman öyle kuvvetliydi ki Dresden şehrini 2 günde yerle bir etti.
Tarih 13 Şubat 1945. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna yaklaşılmış, Almanya teslim olmak üzere. Doğudan kızıl ordu, Batıdan Amerikan, İngiliz, Fransız güçleri saldırıyor. Bu zamanlarda bir sürü Alman şehri bombalanıyor ama biz Dresden bombardımanını konuşuyoruz. Bu bombardımanı özel kılan nedir?
Dresden şehri tarihten beri süregelen bir kültüre sahip, yani tarihi bir şehir. Hamburg ya da Essen şehirleri gibi ağır sanayisi yok. Bu şehri İngilizler bombalasa elde edecekleri tek şey sivil kayıplar. Hitler bunu bildiği için 1944 yılına kadar şehre hiç anti hava ünitesi koymuyor. 1944 yılında şehre 84 tane anti hava ünitesi getiriliyor ancak daha sonradan Sovyetlerin ilerleyişini durdurmak için bunları Doğu cephesine götürüyor. Hatta bu şehir o kadar masum ki 1945 yılına kadar bombalanmamış tek Alman şehri Dresden’dir. 13 Şubat gecesi bu durum değişti. İngilizler 13 Şubat gecesini 2 aşamalı planladı. İlk saldırı bir şok etkisi yaratacak, birkaç saat geçtikten sonra şehir tekrar bombalanacaktı. Bu şeytani planın asıl amacı insanları dışarıda ölülerini toplarken vurmaktı. Nitekim öyle oldu. Saat 22.14’te ilk saldırı başladı. Uçaklar fosfor bombalarını şehrin üzerine bıraktılar. Bu tür yanıcı bombaları Amerikalılar da Japonlara karşı çokça kullanmıştır. (bakınız: Tokyo bombardımanı) Her tarafta yanan evler vardı. İnsanlar sığınaklara çekildiler. Bir süre sonra şehir halkı sokaklara çıkıp insanlara yardım etmeye başladı. Tam da bu zamanda, saat 01.21’de planın ikinci aşaması uygulanıyordu. 25 dakikada Dresden’e 2000 tona yakın bomba bırakılmıştı. Kraliyet Hava Gücü’nün gözü öylesine dönmüştü ki, ekseriyetle halkın toplanabileceği tren istasyonunu ve büyük park alanını bombaladılar. Yangınlar ortalığı kavuruyordu. Her tarafta o kadar ateş vardı ki, insanlar oksijensizlikten ölüyorlardı. Sıcaklık 1300-1800 arası oluyordu. Asfalt eriyerek sığınaktaki insanların üstüne lav gibi çöküyordu. Olayı yaşayanların ifadesine göre her tarafta büyük ceset yığınları vardı. Bu ceset yığınlarına dair yürek dağlayan bir fotoğraf:
Tarihi kazananlar yazar. Almanların ve Japonların yaptığı katliamlardan bahsedilirken müttefik devletlerin yaptığı katliamların genelde bahsi geçilmez. Dresden bombardımanı sadece bu olaylardan bir tanesi. Dünyada milyonlarca insanın öldüğü bir savaştan bahsediyoruz. Bu savaşa giren liderler ne kadar iyi kalpli olabilir ki? İşte görüyoruz, “büyük barış adamı” olarak görülen Winston Churchill böyle bir katliamı yapabiliyor. Halkın moralini bozmak için binlerce insan öldürdü. Müttefik kaynaklarına göre 25.000, Alman kaynaklarına göre 200.000 insan hayatını kaybetti. 3900 ton bomba ve 200.000 napalm bombası kullandılar. Bu bombaların çoğu 13 Şubat gecesi infilak etti. Kimilerine göre bu Sovyet Rusya’ya verilen bir gözdağıydı. Japonya’ya atılan atom bombalar da benzer bir şekilde gözdağı olabilir. Öyle ya da böyle, 2 günde şehir halkı acımasızca öldürüldü. Şimdi diyeceksiniz ki, Almanların yaptığı da bir sürü katliam var. Tabii ki de bunlar da katliamdır, ancak katliamların hepsini dikkate almalıyız. İkinci Dünya Savaşındaki liderlerin çoğu büyük katliamlara imza attılar. Stalin, Hitler, Roosevelt, Churchill, Hirohito ve daha niceleri katliam yaptılar.
Büyük devletler geliştirdikleri silahları insanlar üzerinde acımasızca denerler. Atom bombaları, Dresden Bombardımanı, V2 roketlerle Londra’nın bombalanması. Bu olaylarda büyük silahlar hep üzerimizde denendi. Savaş, ne kadar kötü! Bu saldırıyı yapan komutan ne söyledi biliyor musunuz: “Bütün Almanya’da olan her şeyi bombalamaktansa bazı şeyleri tamamen bombalamak çok daha iyidir.”
Çok acı değil mi? İnsanlık olarak artık savaşlara izin vermemeliyiz. Eğer ki 3. Dünya Savaşı çıkarsa bu kadar ucuz atlatamayabiliriz, barışla kalın.
Yaklaşık 2 senedir Defter Arkası'nda yazılar yazıyorum. Genellikle deneme ve öykü yazarım; fakat ara sıra bilimsel yazılar da yazıyorum. Bir süredir sosyal bilimler üzerine yoğunlaştığımdan dolayı, yazılarım da bu doğrultuda olmaya başladı. Eğitimime Haydarpaşa Lisesi'nde devam ediyorum.