Edebiyat, Arapça ‘’edep’’ kelimesinden türemiş bir sanat ismidir. Dünya tarihinde büyük bir alan kaplıyan edebiyat, sanat dalında ilk defa Tanzimat ilanını başlatan İbrahim Şinâsi tarafınca kullanılmıştır. Edebiyat, genellikle aşk, ölüm, tabiat gibi dünyayı ilgilendiren konuları içerir. Binevi birçok konunun insanlara sunulmasında araçtır edebiyat …
Birçok medeniyet, ilk çağlarda kendini anlatmak, iletişim kurmak için sanata başvurmuştur. Bunlar bazen duvardaki birkaç resim, bazense uzaklarda gözüken dumanlar olmuştur. Edebiyatın başlangıç tarihini, insanların ilk kez konuşarak iletişime geçtiği tarihle bağdaştırabiliriz. Yani bundan milyarlarca yıl önce. Bunu diyebilmemizdeki en önemli sebep, edebiyatın bir söz sanatı olarak kabul edilmesi olmuştur.
Haliyle insanlar konuşma kabiliyetini daha çok geliştirince, doğal olarak edebiyat zamanla yol kat etmiş, kendi içinde birçok dal oluşturmuş, bu dallar, bazen farklı milletlerin edebiyatları, bazen İtalyan romantizmi, gerçekçiliği, bazense Türk Edebiyatı’nın içindeki, Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı, Divan Edebiyatı, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı olmuştur.
Edebiyatın, milenyum çağına kadar çok fazla yol kat etmesinde birçok ismin katkısı var elbet. Örnek verecek olursak, Tasavvuf Edebiyatı’nda Hoca Ahmet Yesevi, Divan Edebiyatı’nda Nıyazı Mısrı, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda Cemal Süreya gibi örnekler verebiliriz.
Peki bu sanatkârlar edebiyatı insanların gözünde nasıl büyütmüş? İnsanlara nasıl sevdirmiş.
Bu olay, şiirlerde aruz vezinleriyle, kafiyelerle, hikayelerde ise sürükleyicilik ile gerçekleşmiştir.
Bu eserleri çıkarmak, okudukça insanın gözünde kolaylaşıyor. Fakat hiçbir şair, bu eserleri ortaya koymanın kolay olduğunu öne sürmez. Hatta şairlerin birçoğu ‘’ Şiir yazmak kolay, fakat anlatabilmek çok zordur.’’ Cümlesini her zaman kullanmıştır.
Peki sanatkârlar edebiyat hakkında ne düşünmüş? Ne söylemişler?
Ünlü Fatih Harbiye ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu kitaplarının yazarı Peyami Safa edebiyatı; “Yaşamı güzelleştiren, insanı hayata bağlayan, öz duygularla zenginleştiren edebiyattır.” olarak tanımlamış.
Fransız yazar François Marie Arouet (Voltaire), edebiyatı;
“Edebiyat, anlaması kolay yazması zor olmalıdır; anlaması zor yazması kolay değil. “olarak biçimlendirmiştir.
Sembolizmin tanıtıcılarından Suut Kemal Yetkin ise edebiyatçıları; “Edebiyatçılar, yaşadıkları sürece hicvedilirler; öldükten sonra da övülürler.” olarak anlatmıştır.
İşte insanlara doğduklarından beri eşlik eden sanat.Edebiyat.
İsminin hakkını veren bir şiirle yazımızı sonlandıralım…
Dizelerin Hediyesi
Güneş, seni örnek alsa da,
Daha çok göz kamaştırsa.
Ay, sana özense de,
Daha çok parlasa,
Ben, mutluluğu örnek alsam da,
Matemin bana kalan son nefesini çekip atsam.
Şu kalemin mürekkebi bitse de,
Daha çok düşlemesem seni.
Bana dizelerin bir hediyesi var.
Düşündükçe düşünmek.
Yazdıkça, daha çok sevmek.
Nefesim kalmadı artık yaşanacak zamanlara.
Umudum kalmadı artık seni kazanmaya.
Aklım, yitirilmiş vaziyette.
Düşünmekten.
Ellerim cennet kokuyor.
Seni yazmaktan..
Eren Avcı